top of page
Search

~ gölge.

ne hisse ne fikre benzer meçhul ve nizamsız düşüncelerin birisinden diğerine atlayarak şişhane'ye kadar yürüdü. içleri boşalmış, sahici hiçbir hüzün ve neşeye artık ev sahipliği yapmayan onlarca meyhanenin yanından geçti. bir gölgenin sessizce şehrin sokaklarında dolaştığının, kimsenin işi düşmedikçe uğramadığı dükkanların vitrinlerini ve led tabelalarını bir bir incelediğinin yalnızca sokak kedileri farkındaydı. birkaç ağaç, birkaç martı ve birkaç sokak lambasının yanından yerlere vaktinden pek hayli geç düşmüş güz yapraklarını ezerek geçti. bir gölge bir yaprağı ne kadar ezebilirse, o kadar. kendi kifayetsizliğinden muzdarip ve sessiz bir şekilde, tutunabileceği bir suret bulabilmenin ümidiyle etrafından onu görmeden geçip giden onca insanı izledi. herkesin en az bir maskesi olduğunu fark etti. herkes ne kadar duygusuz. diye düşündü. kimsenin yüzünden ne diri bir öfkenin, ne derin bir kaygının ne de tutkulu bir aşkın -yahut bu duygulara ilişkin hakiki bir arzunun- izleri okunmuyordu. maskelerini çıkartsalar farklı bir şey görülür müydü? her şeyi kendisine yabancı bulan gölge, dönmesi imkansız olan bu düşüncelerden kendisini uzaklaştırmaya çalışarak son vapura bindi. ve gitti.

bottom of page